Stres yönetimindeki temel amaç; merkezi sinir sisteminin rahatlatılarak, fizyolojideki kardiyovasküler sistem yani kalp - damarlar arasındaki kan akışı sistemi, enterik sinir sistemi yani sindirim sistemi, endokrin sistemi yani hormonal sistem ve otonom sinir sistemine bağlı diğer tüm sistemlerin zincirleme reaksiyonla düzene girerek, regüle bir şekilde çalışmasını hedeflemektedir.
Bunu yaparken öncelikli dikkat etmemiz gereken prensipler;
- Dik ve konforlu bir oturuş,
- Ağız kapatılarak, sadece burundan nefes alıp vermek,
- Nefes alırken diyafram kasının aktif bir şekilde aşağı,
- Nefes verirken yukarı doğru hareket etmesi,
- Nefes verme süresinin nefes alma süresinden daha uzun olması.
Özellikle stres yönetimi için uygulanan Nefes Teknikleri egzersizlerinde hiç bir zaman, hiç bir şekilde yapmamanız gereken 2 ana prensip ise;
- Ağızdan nefes almak
- Akciğerlerin kapasitesini zorlayarak fazla nefes alarak, nefes nefese kalmak
Eğer kendinizi derin, uzun ve sık nefesler alıp vermeliyim diye zorlarsanız, o halde hiç istemediğimiz bir noktaya kayarsınız, yani hiperventilasyon gerçekleşir.
Hiperventilasyon nedir?
Hiperventilasyon adı üstüne fazla havalanma demektir. Yani ihtiyaçtan daha fazla solunum yapılması neticesinde kandaki karbondioksit oranının düşmesidir.
Hiperventilasyon, akciğerlerin yeterinden fazla havalanması, o an bedenin ihtiyacı olandan daha fazla hacimde havayı alması anlamına gelir.
Başka bir anlatımla gereğinden fazla oksijen alıp, gereğinden fazla karbondioksit vermektir ki bu durum en çok stres altında yaşanır. Çünkü stres, solunum hızını artırır. Sık solumaya başladığımızda ihtiyaçtan fazla oksijen alımı ve gereğinden fazla karbondioksit atılımı gerçekleşir.
Bu durumda kanda ve dokularda karbondioksit azalır. Karbondioksit azlığı sanılanın aksine iyi birşey değildir. Karbondioksit azalınca fizyolojiye yeterli oksijen giremez.
Zaten solunum sistemindeki birincil önem karbondioksit dengesidir. Kontrollü Nefes Teknikleri olan Pranayama nefesleri ile oksijen ve karbondioksit oranları dengelenir. Bu denge oluştuğunda nefes normale döner ve zihin nefese bağlı olarak rahatlar. O yüzden kadim nefes teknikleri anında etkisini gösteren, doğru uygulandığında hiçbir yan etkisi olmayan, bilinen en etkili stres yönetimi egzersizleridir.
Solunumda aslolan oksijen ve karbondioksitin dengede olmasıdır.
"Aldığımız normal bir nefesle zaten kan dolaşımındaki oksijenizasyon %98 - 99 oranında gerçekleşmiştir. Daha derin ve sık nefes almak bu oranı arttıramaz.
Yani akciğerlere çok hava giriyor olması hücrelere çok oksijen taşınıp, bol enerji üretilmesi anlamına gelmiyor.
Günümüz insanı, normal şartlarda dakikada 16 - 18 nefes solumaktadır.
Fakat siz, dakikada aldığınız nefes sayısını 60’a dahi çıkarsanız, nefesin hücrelere ulaşması için öncelikle gitmesi gereken alveollere zerre kadarını gönderememiş olabilirsiniz. Yani akciğer havalanması (pulmoner ventilasyon) ve alveoler solunum farklı kavramlardır." - Doç. Dr. Ömer Önder
Özet olarak "ne kadar derin nefes ya da ne kadar sık nefes alırsak, vücudumuza o kadar fazla oksijen girer" miti bilimsel olarak tamamen yanlıştır!
Bu yüzden siz siz olun, nefes egzersizlerini uygularken sakın nefes nefese kalmayın.
Nefes teknikleri uygulamalarını layığı ile öğrenmek ve muhtelif faydalarından yararlanmak için kendinize hayat boyu size çok iyi bir rehber kitap olmaya aday olan Nefeste Saklı Hayat kitabımdan edinmenizi öneriyorum.
Kitapla ilgili detaylara, kitaba ait "www.nefestesaklihayat.com" web sitesinden ulaşabilirsiniz.
Bütünsel Sağlık ve Ayurveda Uzmanı | Ebru Şinik